Simit Sarayı’ndan kazançlı ve keyifli bir teklif

Kısa sürede Türkiye’nin en çok bilinen yerli fast food markalarından biri olmayı başaran Simit Sarayı, başarısını girişimcilerle paylaşıyor. Firma girişimcilerden doğru yer seçimi, mağazanın planlanması, inşaatın yapılması, personelin eğitilmesi, tanıtım çalışması, işletmecilik eğitimi ve sürekli denetim gibi hayati konularda yardımını esirgemiyor.

Ülkemizde ticaretin yapılış şekli hızla değişiyor. Ekonomimizin dışa açılmasıyla birlikte, yurt dışından her sektörde çok güçlü firmalar Türkiye pazarına girmeye başladı. Bu firmaların en önemli özellikleri güçlü sermayeleri, köklü tecrübeleri, bilgi birikimleri, rekabetçi yapıları, yenilikçi olmaları, marka olmaları, organize olmaları, agresif ve yayılmacı olmaları. Bu vasıflardan yoksun olan özellikle küçük işletmeler, acımasız bir tehdit dalgasıyla karşı karşıya kalabiliyor. Küçük işletme sahipleri ne yapacağını bilemeyebiliyor, sermayeleri eriyor ve haklı olarak gelecek kaygısı duyuyorlar. Aslında, bu durum “kader” olarak görülmemeli. Simit Sarayı, “Bütün sektörlerde, güçlerimizi ve sermayelerimizi birleştirmeyi, bilgi birikimimizi paylaşmayı, ortak çalışmayı ve organize olmayı öğrenmemiz gerekmektedir” diyor. ”Küçük olsun fakat benim olsun” anlayışı yerine “büyük, güçlü ve kalıcı olsun ama hepimizin olsun” anlayışı ile hareket eden Simit Sarayı, “Unumuz, yağımız, şekerimiz her şeyimiz olduğu halde helvayı yapamıyoruz, eksik olan ortak aklı, devreye soktuğumuzda helvayı hem de en iyi helvayı yapabileceğiz” anlayışıyla hareket ediyor.



Yenilikçi anlayışın öncüsü
Simit Sarayı'nın ortaklarından Haluk Okutur, “Dünyanın en zengin mutfağına sahip olmamıza rağmen bu mutfağı iyi değerlendiremiyoruz. Küçük ve bireysel işletmelerimiz dev yabancı fast food zincirleri karşısında sürekli mevzi kaybetmektedir. En bilinen ürünlerimizi dahi bazı ülkeler sahiplenmeye çalışmaktadır. Simit Sarayı işte bu farkındalıklarla yola koyulmuş ‘simit ve çay bizim geleneksel ürünlerimizdir’ diyerek sahip çıkmıştır” diyor. Halkın gösterdiği büyük ilgi sayesinde, kısa zamanda Türkiye’nin en yaygın yerli perakende gıda zinciri ve bilinen markası olmayı başardıklarını ifade eden Okutur, “TÜBİTAK’la yapılan işbirliği neticesinde üretimin tek merkezde yapılması ve ürünlerin Türkiye’nin her köşesine sevkedilip satış noktalarında pişirilip sıcak olarak sunulabilmesi sağlanmıştır. Üretim için yapılan 20 milyon dolarlık yatırım ve yenilikçi anlayış ile Simit Sarayı bir ilki gerçekleştirmiş ve sektörün lokomotifi konumuna gelmiştir. Şu anda sektörde Simit Sarayı’nın sahip olduğu sermaye gücüne, bilgi birikimine, üretim kapasitesine, ürün çeşitliliğine, pazar tecrübesine ve marka bilinirliğine sahip başka hiçbir firma yoktur. Üretimsiz çalışabilen, çok çeşitli, küçüklü büyüklü satış noktası konseptleri geliştirmiş durumdayız. Okul, hastane, askeriye, alışveriş merkezi, metro durakları, vapurlar gibi yerlerden gelmekte olan bayilik taleplerini karşılamaya başlamış bulunmaktayız. Yaptığımız başarılı çalışmalar tüm dünyanın dikkatini çekmiştir ve bir çok yabancı ülke bayilik talebinde bulunmaktadır. Simit Sarayı, 2009 yılı içerisinde Yunanistan Mısır ve Almanya gibi ülkelerde ilk mağazalarını açarak yurtdışı operasyonuna başlayacaktır. Şu anda yaklaşık 100 çeşit ürün, gıda mühendisleri denetiminde hijyenik ve sağlıklı bir ortamda endüstriyel olarak üretilmekte ve soğuk zincirle mağazalara ulaştırılmaktadır. Böylece mağazalar üzerindeki üretim yükü alınmakta ve sadece satışa odaklanmaları sağlanmaktadır” diyor.

Kazançlı ve keyifli bir iş
Simit Sarayı bayisi olmak isteyen girişimcilere her türlü desteği sağladıklarını vurgulayan Okutur, doğru yer seçimi, mağazanın planlanması, inşaatın yapılması, personelin eğitilmesi, tanıtım çalışması, işletmecilik eğitimi ve sürekli denetim gibi hayati konularda yardımcı olduklarını belirtti. Okutur girişimcileri Simit Sarayı çatısı altında kazançlı bir iş teklifinde bulunuyor: “Sektörümüzle ilgili dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmekte ve yenilikleri bayilerimizle paylaşmaktayız. Yaya trafiğinin yoğun olduğu bir yerde mağazanız varsa ve işinizden memnun değilseniz on beş gün içersinde yeni bir işiniz olabilir. Eğer macera aramıyorsanız, boşa harcayacak paranız yoksa ve de işinizin başında duracaksanız gelin size de bir Simit Sarayı açalım. Kazançlı ve keyifli bir işiniz olsun.”

1 yorum:

Adsız dedi ki...

evet maalesef yabancı sermaye ülkemizde almış başını gidiyor buna bir dur demek lazım bu başta vatandaşlar ve işletme sahiplerinin gayreti ile mümkün ama öncelikli olarak işletmeler çalışanlarına yeterli değeri vermeliler
örneğin geçenlerdee iki firmaya iş başvurusunda bulundum ve şartlarına göre yorumlamak gerekirse simit sarayı 600 lira maaş günde 11 saat sigorta ise 1 ay sonra yapacağını yabancı söyledi yabancı firma işe girer girme sigorta yol ve yemek parası ve sadece günde 8 maksimum 9 saat çalışma siz olsanız hangisini tercih ederdiniz hayır ben yabancı sermaye demiyorum fakat patronlar çalışan üzerinden kazandığı paradan biraz kıyıp çalışana hakkettiği değeri verse ...ama yapmazsınız ancak SÖMÜRÜRSÜNÜZ

 
sahibim olurmusun